İnsan yaşadıklarından ders almazsa aynı hataya düşmekten nasıl korunacak? Bazı kişiler aynı hatayı tekrar tekrar yaşıyorlar. Çünkü yaşadıklarını analiz etmiyorlar; bu benim başıma neden geldi; bir dahaki sefere neyifarklı yaparım diye sormuyor, aynı tuzağa tekrar tekrar basıyorlar.

Bir hanımın hayatını televizyon programımıza konu edindik. Birinci evliği feciydi, ayrıldılar. İkincisi de, üçüncüsü de feci oldu. Kadın her defasında yanlış adamı seçiyordu. Daha acısı, baba evindeki olumsuzluktan kaçarak evlenen kızının ilk evliliği de feci bitti. Geride yardıma muhtaç bir anne, terk edilmiş kızı ve öksüz bir torun kaldı. İnsan başına gelenlerden ders almayı başarabilse, yani yaşadıklarından öğrenebilse, böylesine zincirleme olumsuzluklar oluşabilir miydi?

Çilenin amacı insanı çivi gibi yerin dibine çakmak değildir. İnsanın iradesini ıslatıp, ısıtıp, yakıp, dövmek ve onu kılıç gibi çelikleştirmektir. Ancak sadece yaşadıklarından ders alabilen insan çileden güçlenerek çıkabilir. Burnunun ucuna körü körüne gidip kibir karanlığında kaybolan insanlar kusurlarını gelecek nesillere de transfer ediyorlar. Hayattan ders aramayanın ömrü aynı hatayı tekrarlayarak tükenir. Kuş bile bulduğu yiyeceğin çevresinde bir avcı gizlendi mi diye ürkek beslenir. Zira tuzaklar yemler, çıkarlar suretinde sunulur. En deneyimli kuş, yemlerin ne tür tuzakların çevresine serpildiğini en fazla gözlemleyen kuştur.

Lütfen, internetin, televizyonun ve cep telefonunun uzağında oturup deneyimlerinizi düşünmeye zaman ayırın. Mesela komşunuzun kavgasından ne öğrendiniz? Mesela arkadaşınızın iflası ne öğretti size? İzin verin enerjiniz karamsarlık yaymaya değil, hayattan sürekli ders almaya adansın. Bu tutumun gücünüzü nasıl da hızlı biriktirdiğini göreceksiniz.”

Dr. Muhammed Bozdağ

 Mit Zitat antworten