| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#471
|
||||
|
||||
Seni seni ... :-)
ohne Text
|
#472
|
||||
|
||||
kommt nicht mehr vor siehst du ich übe..
ohne Text
|
#473
|
||||
|
||||
Murathan Mungan"dan ...
Önce evlendigimizde hayatin daha iyi olacagina inandiririz kendimizi.
Evlendikten sonra, bir cocugumuz dogduktan, hatta ardindan bir tane daha olduktan sonra hayatin daha iyi olacagina inandiririz kendimizi. Sonra cocuklar yeterince büyük olmadiklari icin kizar, onlar büyüyünce daha mutlu olacagimiza inaniriz. Bundan sonra, ergenlik dönemlerinde cocuklarla ugrasmamiz gerektigi icin öfkeleniriz. Kendimize, cocuklarimiz bu dönemden cikinca daha mutlu olacagimizi, yeni bir araba alinca, güzel bir tatile cikinca, emekli olunca, yasantimizin dört dörtluk olacagini soyleriz. Gercek ise, su andan daha iyi bir zaman olmadigidir. Eger simdi degil ise ne zaman ...? Hayatiniz her zaman mücadelelerle dolu olacaktir. En iyisi bunu kabul edip her ne olursa olsun mutlu olmaya karar vermektir. En sevdigim sözlerden biri Alfred D. Souza" ya aittir. Der ki: "Uzun zamandan beridir hayatin - »gercek hayatin« - baslamak üzere oldugu izlenimine kapilmistim. Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle erisilmesi gereken birsey, bitmemis bir is, hizmet edilecek zaman, ödenecek bir borc oldu. Sonra hayat baslayacakti. Sonunda anladim ki bu engeller benim hayatimdi." Bu görüs acisi, mutluluga giden bir yol olmadigini gösterdi. Mutluluk yoldur, öyleyse sahip oldugunuz her anin kiymetini bilin ve mutlulugu, vaktinizi harcayacak kadar özel biriyle paylastiginiz icin ona daha fazla deger verin. Unutmayin, zaman hic kimse icin beklemez. Öyleyse: Okulu bitirene kadar, 100 milyar kazanana kadar, Cocuklariniz olana kadar, Cocuklariniz evden ayrilana kadar, Ise baslayana kadar, Evlenene kadar, Cuma gecesine kadar, Pazar sabahina kadar, Yeni bir araba ya da ev alana kadar, Borclari ödeyene kadar, Ilkbahara kadar, Yaza kadar, Sonbahara kadar, Kisa kadar, Maas gününe kadar, Sarkiniz söylenene kadar, Emekli olana kadar, Ölene kadar ... Mutlu olmak icin, icinde bulundugunuz »AN« dan daha iyi bir zaman olduguna karar vermek icin beklemekten vazgecin. Mutluluk bir varis degil, bir yolculuktur ... "Pek coklari mutlulugu insandan daha yüksekde ararlar, bazilari da daha alcakta. Oysa mutluluk insanin boyu hizasindadir." Unutmayin: »Yarin kimseye vaad edilmemistir« |
#474
|
||||
|
||||
:-) o.T.
ohne Text
|
#475
|
||||
|
||||
Sarimsak Tarlasi ...
Genç adamin biri, dermis babasina her gün: "Benim de dostlarim var, sendeki dost gibi ..."
Baba itiraz eder: "Olmaz öyle çok dost, hakikisi belki bir, belki iki, fazlasini bulamazsin gerçek, hakiki ..." Devam eder durur konusma ... Aralarinda baslar bir tartisma, karar verirler bir sinava, dostun hakikisini anlamaya ... Bir aksam bir koyun keserler ve koyarlar çuvala. Baba der ki ogluna: "Hadi al bu çuvali, simdi götür dostuna!" Çuvaldan kanlar damlamakta, sanki öldürmüsler de bir adami, koymuslar çuvala, distan böyle sanilmakta ... Delikanli sirtlar çuvali, gider en iyi bildigi dostuna, çalar kapiyi, o dost bakar ki bir çuval, hem de kanli, kapar hizla kapiyi delikanlinin suratina, almaz içeri arkadasini. Böylece tek tek dolasir delikanli, kendince tanidigi, sevdigi dostlarini. Ne çare, hepsinde de sonuç aynidir. Evlat geriye döner, ama içten yikilir ... Babasina dönerek: "Hakliymissin, baba", der. "Dost yokmus su dünyada, ne sana, ne de bana ..." Baba: "Hayir, evlat", der. "Benim bir dostum var bildigim, hadi, çuvali alda bir kere de git ona." Genç adam çuvali sirtlar tekrar, alnindan ter, çuvaldan kanlar damlar, gider baba dostuna. Kabul görür, sevinir. O dost delikanliyi alir hemen içeri, geçerler arka bahçeye, bir çukur kazarlar birlikte, çuvaldaki koyunu gömerler adam diye, üzerine de serpistirirler toprak, belli olmasin diye dikerler sarmisak ... Genç adam gelir babasina: "Baba, iste dost buymus", diye konusunca, babasi "daha erken, o belli olmaz daha. Sen yarin git O na, çikart bir kavga, atacaksin iki tokat hiç çekinmeden ona, iste o zaman anlasilacak dostun hakikisi. Sonra gel, olanlari anlat bana". Genç adam aynen yapar babasinin dedigini, maksadi anlamaktir, dostun hakikisini. Babasinin dostuna istemeden basar iki tokadi. Der ki tokadi yiyen DOST: "Git de söyle babana, biz satmayiz sarmisak tarlasini böyle iki tokada!" |
#476
|
||||
|
||||
Haha ... sehr witzig ...
:-)
|
#477
|
|||
|
|||
Beweise Deinen Mut und ...
... stell Dich bei einem Konzert der "Weather Girls" in die erste Reihe und fordere die Sängerinnen zu einem Sprung ins Publikum auf.
... fordere auf dem Parteitag der Grünen: "Atomkraft? Ja, bitte!" und verkünde dann stolz: "Mein Auto fährt auch ohne Wald". ... verkünde auf einer Veranstaltung der Frauenrechtsbewegung, daß Du nur da wärst um Frauen aufzureißen und mach dann die Vorsitzende mit den Worten "Na, du geiles Luder, bist du schon heiß?" an. ... verkünde in einem Mädchenpensionat: "Die Backstreet-Boys sind homosexuell und riechen nach Urin". ... mache einem Pitbull-Besitzer in deutlichen Worten klar, daß die Schnautze seines Köters genauso miserabel aussieht wie seine eigene. ... erzähle auf einer Beerdigung der Witwe von dem neuen Kontaktanzeigenmagazin, daß Du neulich im Zeitschriftenhandel entdeckt hast. ... lungere mit einem belgischen Nummernschild am Auto und Videokassetten auf der Hutablage vor einem Kindergarten herum, wenn gerade die Eltern zum Abholen ihrer Kinder kommen. ... begrapsche im Kaufhaus die Schaufensterpuppen und sage dabei zu Deiner Freundin, daß diese genauso reagieren würden wie sie beim Sex. ... besuche eine Kampf-Lesbentagung, öffne Deine Hose und sage laut: "He, Willy, ist hier jemand, den du wiedererkennst?" ... begebe Dich auf den Parkplatz vor dem Vereinsheim eines Manta-Clubs, betrachte lange und eindringlich die dort abgestellten Fahrzeuge und sage dann langsam, aber unüberhörbar: "Scheißkisten". ... geselle Dich nach einer "Titanic"-Vorstellung im Kino zu einer Gruppe junger Mädchen und behaupte, der Film wäre ganz gut gewesen, wenn die männliche Hauptrolle nicht an diese häßliche Schwuchtel vergeben worden wäre. |
#478
|
||||
|
||||
Was hat Lady Di
Was hat Lady Di mit Boris Becker gemeinsam? - Einen Aufschlag von 280 km/h!
|
#479
|
||||
|
||||
Ein Schweizer
Ein Schweizer, ein Engländer und ein Amerikaner nehmen im Wald einen Jungen gefangen, den sie an einen Baum fesseln. Auf dessen Kopf legen sie einen Apfel und nehmen 30 Schritte Abstand. Als Erster holt der Schweizer seine Armbrust hervor und zielt auf den Apfel. Die Pfeilspitze durchbohrt den Apfel. Mit mächtiger Stimme rühmt er sich: "I"m Wilhelm Tell!". Der Engländer vollendet dasselbe mit seinem Pfeil und Bogen und ruft: "I"m Robin Hood!" Nun tritt der Amerikaner hervor und spannt den Bogen. Er verfehlt jedoch den Apfel und trifft mitten in die Stirn des Jungen. Dazu meint er achselzuckend: "I"m sorry!"
|
#480
|
||||
|
||||
"Sie müssen beim
"Sie müssen beim Ausfüllen des Totenscheines mehr Sorgfalt walten lassen," mahnt der Chefarzt den jungen Assistenten. "Sie haben schon wieder in der Spalte "Todesursache" Ihren eigenen Namen eingetragen."
|