| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#451
|
||||
|
||||
Gerçekçi Rus edebiyatının kurucusu sayılan Aleksandr Puşkin; Gogol, Turgenyev, Dostoyevski, Tolstoy gibi büyük yazarları etkilemiş, dünya edebiyatına önemli eserler kazandırmıştır. Bu eserlerden biri olan Yüzbaşının Kızı’nda Puşkin, Rus tarihinde büyük öneme sahip bir isyanı ele almaktadır. Romanın kahramanı Pyotr Andreyeviç, asker olmak için çıktığı yolculukta karşılaştığı insanlara, yardımcısının itirazlarına rağmen, yardım eder. Göreve başlar başlamaz karşılaştığı isyanda Pyotr Anderyeviç’in iyi kalpliliği bakalım ona bir fayda sağlayacak mı? Yüzbaşının Kızı’nda aşk, tutku, sadakat, hırs ve dürüstlük kavramları üzerine düşünmeye hazır mısınız? |
#452
|
|||
|
|||
Ben seni iki mavinin arasında sevdim. Denizin hemen üstünde gökyüzünün biraz altında… Ne balığın yeri akvaryum ne kuşun yeri kafes… Herkesin bir vatanı var benimki sensin… Küçük bir mucize istiyorum. Senin yanımda olduğun ve benim sadece sana ait olduğum bir mucize. İkimiz için yazılmış ama ikimizin de okumadığı bir kitap, bize birbirimizi anlatan ama dinlemeye korktuğumuz bir şarkı ve hiç bakmadığımız ama içinde sadece ikimizin olduğu bir fotoğraf olsun istiyorum. Senin hikayende kendime bir yer arıyorum. Belki de ikimiz için yeni bir hikaye yazmak istiyorum. Mutlu olsam da olmasam da bu benim hikayem demek istiyorum. Bu dünyada tek bir hayat yaşayacaksak eğer ve sonunda biten bizim hikayemiz olacaksa yaşadığımız hikaye de bize ait olmalı… Bir sokak arasında tuttun ellerimi, ki ben buna bile hazır değildim. Gözlerin gözlerimdeydi. “Ömrümü vereceğim kadın sen misin?” der gibi baktım. “Sen benim için yaratıldın” dedin gözlerinle. O sessizliğin içinde gözlerimizle konuştuğumuz ne varsa gökyüzüne not olup uçtu ve biz bir mucizeye inanıp sonsuz bir hikaye olmak istedik. |
#453
|
|||
|
|||
Sevgili Aziz Nesin,
bu kitabini bir cok defa okudum ve her okudugumda kendimi gülmekten ama bir o kadar da derinlere dalmaktan alikoyamiyorum. Bizim memlekete cok esek var Aziz amca. Dört ayaklisindan tut, ki onlar eseklerin en masumlari, iki ayaklisina kadar her türlü eseklerimiz var. Bu bahsi gecen iki ayakli esekler kimi zaman da kendini koyun sanip davar gibi kendini güddürüyor. Sende bilirsin Aziz amca bir esege ne kadar et verirsen ver o tabiati geregi otu tercih eder. Seni hasretle ve sevgiyle özlüyor ve aniyorum. Senin Vakfi'na destekte bulunuyorum. Sen ateist olabilirsin ama cocuklar senin vakfinda ENSAR VAKFI'DAN daha emmiyette, daha güzel yetisiyorlar ve yarinin büyükleri olacak olan o cocuklar sirf bizim halkimiza degil, bütün dünya halklarina ve insanliga daha faydali hizmetler de bulunuyorlar. Inancli hanif bir müslümanim ama sana saldiranlarin dinlerinin kafiriyim Aziz dayi.. Yoruldum demistim artik dinlenmeye gidiyorum ve yerimi sonra geleceklere birakiyorum demistim. Umarim gittigin yerde dinleniyorsun ve üzerinde oynayan cocuklar da fazla gürültü yapip seni hakk ettign uykudan uyandirmiyorlardir. Geändert von seyrangah_06 (29.08.2017 um 21:43 Uhr). |
#454
|
|||
|
|||
Sana esek desem simdi deli zebralar gibi ziplanir dururdun demi lan yalak? Ama karincayi mikecesin belini incitmeyeceksin o diplomasiz bashirsiz gibi degil mi?
İnsanoğlu naziktir, ağır sözü kaldırmaz. Eşek dersin kızar da, bin sırtına aldırmaz! Geändert von seyrangah_06 (04.07.2017 um 21:05 Uhr). |
#455
|
|||
|
|||
Düşler kurdum düştüm
Annemin burnundan Hayırsız çıktım yıldız saymaktan Adam olamadım düşler kurmaktan Aşktan sevdadan şiirler yazmaktan Haydi düşler kurmaya Aşka sevdaya şiirler yazmaya Ferhat Sirin için dağları delmiş Mecnun Leyla'sını çöllerde aramış Bedrettin, Pir Sultan kelleyi vermiş Mevlana hazret dönüversin diye Haydi düşler kurmaya Aşka sevdaya şiirler yazmaya Haydi haydi.... Bak yalak-malak, sana okudugum kitaplardan da bir örnek veriyim. Anlasilan benden cok seyler ögreniyorsun. Gizlesen de, davranislarindan görüyorum Bak sunu oku o zaman: Geändert von seyrangah_06 (10.07.2017 um 18:17 Uhr). |
#456
|
|||
|
|||
YigitAdam denen erkegin orospusuna:
Wenn man dein ekelhaftes Gesicht vor das Kellerfenster platzieren würde, würden die Ratten einen Umweg machen. Bin nickli baskasinin mikiyle gerdege girmeye calisan tipsiz yalak-malak. Oku lan acinacak hayat hikayeni acilarin cocugu sicik Emrah.. Geändert von seyrangah_06 (15.07.2017 um 16:54 Uhr). |
#457
|
|||
|
|||
|
#458
|
|||
|
|||
Der "geteilte" Gaul
Meine Pferde, so kann ich aus der Erinnerung sagen, waren immer treue Freunde, die auch in Krisenzeiten fest zu mir standen. Mit einem meiner Pferde musste ich sogar einmal in den Krieg ziehen. Das war keine angenehme Sache. Nach gewonnener Schlacht hatte sich mein Pferd dann aber auch eine richtige Verschnaufpause verdient. Wir ritten zu einem Brunnen in der benachbarten Stadt, an dem ich den Litauer, so nannte ich dieses Pferd, trinken ließ. Er trank und trank und hörte gar nicht wieder auf. Ich konnte mir das beim besten Willen nicht erklären. Nach einer ganzen Weile kam mein Reitknecht auf mich zu und brachte die Erklärung für den unbändigen Durst meines Pferdes gleich mit. Ich solle einmal nach hinten schauen, sagte er zu mir. Prompt wendete ich meinen Blick - und musste voller Entsetzen feststellen, dass mein Pferd sein Hinterteil verloren hatte. Das Wasser lief geradewegs am anderen Ende wieder aus ihm heraus. Ich schaute den Reitknecht verwundert an. Bei meinem Ritt in die Stadt habe sich das Stadttor plötzlich geschlossen und das Hinterteil vom Rest des Pferdekörpers abgetrennt, sagte er. Weil ich aber einfach unbeirrt weitergeritten sei, habe sich das hintere Ende selbständig gemacht, es grase nun auf einer Weide, fuhr er fort. Nicht weit vor dem Stadttor fand ich das verlorene Teil wieder, ritt sofort zu einem Hufschmied, der aus beiden Pferdehälfte wieder eine machte, und zwar mit der Hilfe von Lorbeertrieben. Im kommenden Frühjahr wuchsen diese sich zu einer prächtigen Hecke und dann sogar zu einer richtigen Laube aus, die mir stets bei meinen Ausritten genügend Schutz bei allen Witterungslagen bot. |
#459
|
||||
|
||||
Cennetin rengi nedir? Sonsuz Mavi… Saflığın temsili Beyaz… Huzurun diğer adı Yeşil… Peki sizin renginiz nedir? Sophie Duncan herkesin hayalini kurduğu bir hayatı yaşıyordur. Başarılı olduğu bir işi, mutlu bir yuvası ve bu yuvayı neşesiyle taçlandıran bir de iki yaşında kızı vardır. Ancak bir gün aldığı bir haberle tüm dünyası altüst olur. O zamana kadar yaşadığı hayatın bir yalandan ibaret olduğunu anlayan Sophie, artık kaderini karşılama vaktinin geldiğinin farkındadır. Yok saydığı annesiyle yüzleşerek geçmişindeki sırların kilidini açacaktır. Ve öyle bir an gelecektir ki gerçekten yaşamakla sevmenin ne demek olduğunu doğaüstü bir olayla keşfedecektir. Cennetin Rengi her zaman umut vardır dedirten muhteşem bir hikâye. Aşkın gücünü, kendini yeniden keşfetmeyi, kalp kırıklığını ve iyileşmeyi anlatan bu romanı okurken, sayfaların akıp gittiğini anlayamayacaksınız. Luke trende yaşlı bir kadınla tanışır. Yaşadığı köyde cinayetler işlendiğinden şüphelendiği için Scotland Yard a gideceğini söyleyen bu yaşlı kadının ölüm haberini gazetede okur. O köyden bir kişinin daha şüpheli ölümünü haber alan Luke köye gidip bu ölümleri araştırmaya karar verir. Kasım Hanlığı, onlar için yasak bir şehirdi artık. Yüzyıllardır yaşadıkları, vatan bildikleri, üzerinde doğup büyüdükleri topraklarda özgür yaşamak mümkün değildi. Her bir köşesinde hatıraları olan bu şehirden koparak, bilinmeyen bir sona doğru yola çıkmak zorundaydılar. Neden gidiyorlardı? Niçin onlara bu zulüm yapılıyordu? Yanan, yıkılan evler, köyler, şehirler… Binlerce insanın düşe kalka ilerlemeye çalıştığı karlı dağ yolları… Yeni topraklara, yeni bir vatana doğru zorlu yolculuk... Geändert von Caka_Bey (01.11.2017 um 00:26 Uhr). |
#460
|
|||
|
|||
Arablar bile uyaniyor ama bizim milletin üzerine ölü topragi serilmis
"Ich lehne es ab, mich von der Angst besiegen zu lassen." Boualem Sansal Schreiben ist seine Art zu kämpfen, dabei steht der Friedenspreisträger Boualem Sansal eigentlich für Dialog und Verständigung. Trotzdem warnt er eindringlich vor den Gefahren des Islamismus. In seinem Essay beschreibt der algerische Schriftsteller voller Leidenschaft, immer sachlich und ohne Vorurteile zu schüren, die prägenden Epochen des Islam und erläutert seine unterschiedlichen Strömungen. Er erklärt, warum der radikale Islam heute so an Boden gewinnt und nimmt dabei auch den Westen in die Verantwortung. Ein aufrüttelnder Appell zu Versöhnung und Vernunft. |