| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#11
|
|||
|
|||
Basucumda Müzik, Kürsat Baser
İsterdim ki o hayatın içinde, ikimizin arasında gizli kalan hiçbir şey olmasın. Birbirimize, kızacağımız, duymaktan korkacağımız, kişinin belki kendisine bile asla itiraf edemeyeceği şeyleri bile anlatalım.O kadar çıplak kalalım,bütün o yıllarca kurmaya çalıştığımız benliğimizi öylesine unutalım ki artık ayrı insanlar olmaktan çıkalım. Karşımızda sürekli açılan kapılardan hiç korkmadan, sonunun ne olacağını düşünmeden geçip o gizli dehlizlere girelim. *** Sanki her görüşümde daha da güzelleşiyorsun, ben hayalini kuruyorum, sen hayalden daha güzel çıkıyorsun karşıma. |
#12
|
||||
|
||||
`` Lesen ohne Liebe, Wissen ohne Ehrfurcht,Bildung ohne Herz ist eine der schlimmsten
Sünden gegen den Geist`` Hermann Hesse.... |
#13
|
|||
|
|||
Man sieht nur mit dem Herzen gut. Das Wesentliche ist für die Augen unsichtbar.
- Antoine de Saint-Exupéry, Der kleine Prinz |
#14
|
|||
|
|||
Levantiner, Cevap yazmamak lazim bu gibi öküzlere. Cevap yazdikca hosuna gidiyor belliki, manyak hayranligimizdan cevap veriyoruz saniyor. D Zavalli ya. Vah vaah. Richtig aufmerksamkeitsgestört.
Buna uygun en iyisi bu alinti: MANEVİ RÜTBESİ YÜKSEK BİR ZAT,İFTİRAYA KURBAN GİDER VE ZİNDANA ATILIRKARANLIK ZİNDANA GÖZLERİ AÇILINCA BAKAR Kİ, ZİNDAN DA BİRİ DAHA VARDIR O ZAMAN; BU CEZALANDIRMANIN BİR MÜKAFAT OLDUĞUNU DÜŞÜNÜR ÇÜNKÜ ZİNDANDAKİ BU KİŞİYE TEBLİĞDE BULUNACAK VE ONUN İSLAMLA ŞEFERLENMESİNE VESİLE OLACAKTIR!. BU ÜMİT VE ŞEVKLE, BAŞLAR MUHABBETE.'DİN'LE DİYANETLE HİÇBİR İLGİSİ OLMAYAN,LAF ARAMIZDA BİRAZ DA AHMAK VE EBLEH OLAN KİŞİYE,HEMEN HER GÜN FARKLI BİR DİNİ KONUDAN BAHSEDER.'AHLAK'TI,'HARAM-HELAL'Dİ,'ANAYA-BABAYA SAYGI'YDI, 'ZİKİR'Dİ,'ŞÜKÜR'DÜ DERKEN, HER ŞEYİ ANLATIR!.HER ANLATTIĞININ SONUNDA DA'ANLADIN MI?' DER.'EĞER ANLAMADIYSAN YENİDEN ANLATAYIM' 'ANLADIM'DER O ZAT HEM ZATEN, ANLATILAN KONUYLA O KADAR İLGİLİDİR Kİ GÖZLERİNİ MÜBAREK ZATIN YÜZÜNDEN AYIRMAZ!. ONUN ÖNÜNDE HER GÜN DİZ ÇÖKMEKTE,GÖZLERİNİ O ZATIN YÜZÜNDEN AYIRMAMAKTA VE ANLATTIKLARINI DA 'CAN KULAĞI' İLE DİNLEMEKTEDİR!. ONUN BU HALİNİ GÖREN MÜBAREK ZAT, ‘TAMAM’ DER, ‘BU ADAM, YÜZÜME BU KADAR DİKKATLİ BAKTIĞINA VE ANLATTIKLARIMI BU KADAR CAN KULAĞI İLE DİNLEDİĞİNE GÖRE,EPEY MESAFE KATETMİŞ OLMALI!’ BU DÜŞÜNCEYLE,ALDIĞI MESAFEYİ TEST ETMEK İSTER.’GEL BAKALIM’ DER, ‘ANLAT BAKALIM,NELER ANLADIĞINI!’ ZİNDANDAKİ ZAT,’ŞUNU ANLADIM’ DER; ‘HAFTALARDIR YÜZÜNE BAKIYORUM…SEYREK SAKALLARINA BAKIP, SENİ BİRİNE BENZETMEYE ÇALIŞIYORUM… SONUNDA ÇIKARDIM İŞTE…BENİM, KÖYDE BİR KEÇİM VARDI!. ONUN ÇENESİNDE DE, SENİNKİ GİBİ SAKALLAR VARDISANA BAKTIKÇA ONA BAKMIŞ GİBİ OLUYORUM!!!’ 'CAHİL İLE SOHBET ETMEK, ZORDUR BİLENE, CAHİL;NE GELİR İSE SÖYLER DİLİNE! ALİM İLE SOHBET EDERSEN ALIRSIN MERTEBE; CAHİL İLE SOHBET EDERSEN,DÖNERSİN MERKEBE!!' "Cahil ne gelirse söyler diline" Millet. Muhatap olmamak lazim, deliyle deli olmamak lazim.. |
#15
|
|||
|
|||
Das also war des Pudels Kern!
Faust, Goethe |
#16
|
||||
|
||||
``Evden ciktiktan sonra bir sey unuttugunu farkederek duraklayan, fakat unuttugunun ne oldugunu bir türlü bulamayarak hafizasini ve ceplerini arastiran,nihayet, ümidini kesince, akli geride ,ileri gitmek istemeyen adimlarla yoluna devam eden bir insan gibi üzüntülüydüm``
Sabahattin Ali... |
#17
|
|||
|
|||
Zitat:
Hast du das Buch auch gelesen? Ich hatte es nur auf Deutsch bei Amazon gefunden und trotzdem direkt bestellt. Es wird für immer als eines meiner Lieblingsbücher bleiben. Her okuyan bayiliyor, tüm duygusal insanlara tavsiye ederim |
#18
|
||||
|
||||
respect the cock.
tame the cunt |
#19
|
||||
|
||||
Zitat:
mir es..Also bringt aus der TR mit.Ich mag ihn total, fast alle seiner Romane und Gedichtsbücher. Seine traurige Lebensgeschichte hat mich sehr beeindruckt.... Tavsiyen icinde Tesekkür, Ich leite weiter an alle bitte lesen Sie es...... |
#20
|
||||
|
||||
Sürmbelibey ile Telli Senem'in ask hikayesini okumayi herkese tavsiye ederim. Bu hikaye Anadolu'da ki bizi anlatiyor bize. Bence bu ask hikayesi, Romeo und Julia gibisine on basar
Bozok yaylasında çamlarca uzun Bir tütün kesilir çektiği hüzün Nice ki orda bir Sürmeli gözün Gönlüne yansımış karası vardır http://www.edebiyadvesanatakademisi....ryantlari.html Hızır Ağa, oğlunun sevdalandığını anlayınca, "Kime sevdalanmış, kime yanmış?" diye düşünmeden, ossaat gelini Akbilek'in küçüğü Telli Senem'i de Sürmeli bey’e almaya karar verdi. Böylece, hemen ertesi gün, yol yordam bilir bir adam çıkardı yola. "Git Menemenciye, Yakup Ağa'ya benden selam söyle. Kızı Telli Senem'i de küçük oğlu Sürmeli bey’e istiyorum!" dedi ona. Armağanlarla uğurladı.Ve de çok geçmedi, Yakup Ağa'nın, küçük kızı Telli Senem'i de Sürmeli bey’e verdiği haberiyle, geri döndü giden adam.İş böyle olunca, Hızır Ağa, Sürmeli bey’in odasına girip ona, "Oğlum" dedi, "derdini söylemeyen umar bulamaz, derler. Sen derdini demedin bize ya, biz, ne de olsa görmüş geçirmişiz, anladık derdini. Umarına da baktık. Yengen Akbilek'in küçüğü Telli Senem'i de sana istedim. Verdiler. Yarından tezi yok, hazırlığa başlıyoruz. Sen kendine gelir gelmez de, Menemenciye gider, nişan takarız." Sürmeli bey’e böyle dedi babası. Telli Senem'in, ablası Akbilek'ten de güzel olduğunu sözlerine ekleyince, Sürmeli bey’in içindeki yangın yeğnir gibi oldu. İş buraya varınca, Sürmeli bey de, içindeki sevdayı, hiç görmediği Telli Senem'e akıtmaya çalıştı. Çok geçmedi, yanağına kan, dizlerine can gelmeye başladı. Günün birinde de ayağa kalktı. O ayağa kalkınca, ev halkı, nişan için yola çıkılacak günü kararlaştırdılar. Menemenciye de haber saldılar, "Geliyoruz, hazırlık yapıla..." diye. Saptanan gün geldi, yola çıkıldı. Menemenciye gidenler arasında Sürmeli Bey de vardı. Az gidip çok gittiler, gündüz gidip gece yattılar. Sonunda Menemenciye ulaştılar. Yakup Ağa'nın konağına indiler. Yakup Ağa, konuklarını, her zamanki gibi, hoş karşıladı. Sürmeli bey de, Yakup Ağa ile, orada bulunan yaşlıların elini öpüp bir köşeye oturdu. Oturdu ya, "Öyle olmaz..." deyip, başköşeye buyur ettiler. Sürmeli bey, neylesin, denileni yaptı, gösterilen yere geçip oturdu. Hoş beş, on beş, hoş geldin beş gittin... Falan filandan sonra, başladı gelsin çay, gitsin kahve. Her konuğa ayrı bir kişi hizmet ediyordu. Sürmeli bey’e de Telli Senem. Sürmeli bey, daha, Telli Senem'i görür görmez, "Benim gönlümün kuşu demek bu dağlarda ötermiş!" diye düşündü. Telli Senem, gerçekten de, Akbilek'e çok benzemekle birlikte, ondan çok güzeldi. Sürmeli bey, gözünü ondan ayıramıyordu. Böyle demem sözün gelişi... O kadar insanın içinde başını kaldırıp da Telli Senem'e bakacak hal mi vardı ki Sürmeli bey’de. Onu gönül gözüyle görüyor, yüreği de gümbürdeyip duruyordu. Âşık dediğin başka nasıl olur ki? |