| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
|
|||
ISlam DININDE kesinlikle EMIR olmamasina
ragmen bas örtüsü Türkiyede tüm kamu alanlarinda serbest edilmesi sarttir...
Bas örtüsü zaten HIC BIR DINDE yokki... Islam dininde olsun.... Ama Islam DINI disinda her kim istedigi zaman basini örtmede HÜRDÜR ve bu onun TEMEL HUKUK cercevesinde INSANLIK HAKKIDIR..... Yani Üniversitelerde bas örtüsü serbest birakilmali.... kamu alanlarda serbest birakilmali... hatta hatta MECLISde bile serbet birakilmali..... Bu demek degildirki, simdi herkes bas örtüsü takacak.. tam tersi... hemen hemen herkes basini acar... hele hele gec kizlarin 100 de 70 kesinlilkle baslarini acarlar o zaman.... Cünkü artik ailelerden gelen AZMANI DIN BASKISI... sifirlamis durumda... Birde erkeklerede is düsüyor.... evlenmeyin basi örtülü birisiyle... yani DINI yozlastirmis bi insanla evlenmek dogru bir olay degildir.... Ben sahsen hic bir karsiligim yoktur bez parcasina.. ama anlamida yoktur benim icin... cünkü zaaaten benim saclarim tüm karilarinkilerden daha güzel oldugu icin benimde takmam gerekir o zaman.... Olmayan bir kurala uymanin bir Alemi yok.... O yüzden ben sayet evlenirsem mutlaka basi acik birisi olmali... bu kadar yil DINI ve medeni cagi arastirdiktan sonra DIN azmanligina geri dönemem... Allah carpar insani.... Ama isteyen giyinsin... das ist auch kein problem.... |
|
|||
Enis"cigim Sende mi be gözüm!
Bilmezmisin ki basörtüsü bu oyunun ilk sahnesi. Bas örtüsü eger ki serbest birakilirsa, sarikli carikli seyhlere yol acilacagini kestiremiyormusun? Asil zurnanin zirt ettigi delik orasi. Bas örtüsü herseyde oldugu gibi bu oyunda da bahane. Aslinda sarik ve cariga zemin hazirlanmak istenmektedir. DURUM BUNDAN IBARET!
|
|
||||
o.T.
Sanki cinler kendiliğinden var olmuş ve o zamanki insanlar, onlara “cin”ismini takmış gibi “ Ben cinleri ve insanları ancak ibadet etsinler diye yarattım.” âyetini ve Kur’an-da insan suresi olduğu gibi bir de cin suresi olduğunu, cin ismini, Allah’ın Kur’an’da bildirdiğini, babaları Cann’ın yalın ateşten yaratıldığını, Hz. Süleyman’ın ve peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.)’in hem insanlara hem cinlere peygamber olduğunu: “Biz cenneti ve cehennemi insanlar ve cinlerle dolduracağız.” Ayetini, bildiğiniz halde yok sayarak, Kur’an daki “cinlerle” ilgili diğer ayetleri, onların Hz. Süleyman’ın emriyle Mescid-i Aksa’yı inşâ ettiklerini ve bir çok hizmetlerde bulunduklarını; kaleler, heykeller, sabit kazanlar yaptıklarını; peygamberimizin ilk yıllarında ise: Kur’an-da bildirildiği gibi bir cin; sabah namazında peygamberimizi dinleyerek kavmine haber vermesi sonucu, Allah’ın hidayeti ile müslüman olduklarını, onların da salihleri ve ermiş velileri olduğunu, İmam Taberi’nin rivayetine göre; onlardan sekiz yüz peygamber geldiğini bilmeniz gerekirken; bunları hiç kâle almadan, onlar tabiat kuvvetlerinden bir enerjiymiş ve ölüm ötesinde melekler ve disiplin yokmuş da orada insanlara nüfuz edeceklermiş gibi ciddiyetten uzak laflar edebiliyorsunuz.!
İşte ayet قُلْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِّنَ الْجِنِّ فَقَالُوا إِنَّا سَمِعْنَا قُرْآنًا عَجَبًا “(Resûlüm!) De ki: Cinlerden bir topluluğun (benim okuduğum Kur"an"ı) dinleyip de şöyle söyledikleri bana vahyolunmuştur: Gerçekten biz, hârikulâde güzel bir Kur"an dinledik .” (Cin Sûresi âyet:1) يَهْدِي إِلَى الرُّشْدِ فَآمَنَّا بِهِ وَلَن نُّشْرِكَ بِرَبِّنَا أَحَدًا “Doğru yola iletiyor, ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız.” (Cin Sûresi âyet:2) i- Neredeyse Cebrail (a.s)’ı postacıya benzeterek istihza... j- Peygamberimizi (s.a.s.)’i de , güya tenzih etmek için...robota benzetiyorsunuz ? k -Her bölümde “Allah diye işaret edilen” ifadesini kullanırken : Allah (c.c.) görünen bir mekanda sabit, parmakla işaret edilir bir cisimmiş gibi, bir şekle sokmuyor musunuz? Veya Allah’ın zatı yok mu ki; Allah diye işaret edilen tabirini kullanıyorsunuz. Haşa! |
|
||||
GÖKTE ALLAH VE MELEKLER YOKMUŞ (?)
GÖKTE ALLAH VE MELEKLER YOKMUŞ (?)
Ahmet Hulusi Diyor Ki : “Allah: Holografik esasa göre, her zerrede tümüyle, -tasavvufa göre- zatıyla, sıfatıyla, isimleriyle mevcuttur. Allah, ötede bir Tanrı değil, evren ve içindeki her şeyi kendi varlığıyla, ilmiyle, ilminde, “ yok” iken “ var” kılan, yüce varlığın adıdır. Holografik esasa göre, her zerrede tümüyle, -tasavvufa göre, zatıyla, sıfatıyla, isimleriyle –mevcuttur. ( Ahmet Hulusi, Dini Yanlış Algılama S.41) Biz, bu yolda yapacağımız çalışmalarla ne ölçüde beynimizin kullanılır kapasitesini geliştirirsek, o kadarıyla, “ Allah” adıyla işaret edilenin özelliklerini varlığımızda bulur, O’na erer, O’nu fark ederiz. ( Ahmet hulusi dini yanlış algılama S.41) Geçen hafta gittiğim cuma namazında, hutbede konuşuyor “ imam” ünvanı verilmiş kişi: “ Gökte Allah ve melekler...” Diyanet devletleşince, Allah ve melekler de gökte koltuk sahibi olurlar işte!... İş bu hale gelmişse, biraz aklı olan insanlar, bu saçmalıklardan uzaklaşıp; onlardan biraz daha bilgili ve düşünceli olan başka “imam” ların çevresinde toplanmaya başlarlar! ( Ahmet Hulusi, Dini Yanlış Algılamak, S.16-17) Gökte melek, yerde şeytan; kapıda postacısı elinde kitap; yollayan galaksinin bir köşesindeki Tanrı!... Galaksinin bir yerinde cehennem, öte köşesinde cennet!!! “ İslâm dini” işte bu anlayışa dönüştürülerek, “ müslümanlık dini” diye algılanır ve kabul edilir olmuş! ( Ahmet hulusi dini yanlış algılama S.24-25) |
|
||||
1
Sayın Hulusi; “ geçen hafta gittiğim Cuma namazında, hutbede konuşuyor “imam” ünvanı verilmiş kişi: “gökte Allah ve melekler...” diyanet devletleşince, Allah ve melekler de gökte koltuk sahibi olurlar işte!...” diyorsunuz.
Size soruyorum; bu laik devletin tarihi yüzyıl olmadı. Ondan evvel Allah ve melekler nerede idi? Yoksa yukarıda sizin iddia ettiğiniz gibi “ her zerrenin içinde zatıyla sıfatıyla mevcut” idiyse o zerrelerin içinde hapis gibi olması ve zerre adedince parçalara bölünmüş bulunması ötelerde olmasından daha mı makul, daha mı güzel ? Sizin inancınıza göre; diyelim ki: Allah’ı her zerreye yani yarattığı maddenin içine hapsettiniz, tabi bu bakışa göre, haşa her zerre deyince, temiz, pis de ayırt etmiyorsunuz. Güvercinle fareyi, iyi insanla, Allah’ın “necis (pislik)” dediği insanı, satanisti, müşriki bir tutuyorsunuz? Her zerre deyince; daha pis şeyleri, pis cisimleri yazmaya haya ediyor ve Allah’ı bunların içinde olmaktan tenzih ediyorum. O sabit mekandan münezzeh olmak kaydıyla her yerde hazır, nazırdır. Alla (c.c) “her zerrededir. Göklerde yoktur” gibi sözler kim tarafından söylenirse söylensin küfürdür ! Peki Allah (c.c.) ve melekler göklerde yoksa, melekleri nereye yerleştiriyorsunuz.? Sonra şeytanlar yerde yoksa, onları nereye yerleştiriyorsunuz.? Sonra cenneti cehennemi evrende değilse, nerede hayal ediyorsunuz.? Yoksa Kur’an’ın bir kısmını kabul, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz.? Şu ayetleri hiç görmediniz mi ? أَأَمِنتُم مَّن فِي السَّمَاء أَن يَخْسِفَ بِكُمُ الأَرْضَ فَإِذَا هِيَ تَمُورُ “Gökte olanın, sizi yere batırıvermeyeceğinden emin misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır”.(Mülk Suresi. Ayet 16) أَمْ أَمِنتُم مَّن فِي السَّمَاء أَن يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا فَسَتَعْلَمُونَ كَيْفَ نَذِيرِ “Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran göndermeyeceğinden emin misiniz? İşte (bu) tehdidimin ne demek olduğunu yakında bileceksiniz! “(Mülk Suresi. Ayet 17) |
|
||||
2
İşte ifadeniz: “ gelecekte beklenen ateş ya da işkence olaylarını “gazab” sanarak...; insanın yaşadığı andaki “ gazab”dan gafleti ise, “ Allah gazabına uğramış olmasının” açık yaşantısıdır!.
“ Allah gazabına duçar olmuş” kişi, “ özündeki Allah’ı tanıyamamış ve bunun gerçeğini hala yaşayamamakta olan” insandır!. Bunu idrak etmemekte gazaba uğramışlığın bir başka belirtisidir!.”( Ahmet Hulusi Dini yanış algılama s.217) Bu açık ifadenizle ilerideki cehennem azabını ve bu husustaki Allah’ın bildirdiği tehdit ayetlerini ya hafife alıyor veya inkar etmiş olmuyor musunuz.? Daha doğrusu kitaplarınız, zıtlıklarla dolu. Mesela: Yukarıdaki ifadenizde: “ gelecekte beklenen ateş ya da işkence olaylarını “gazab” sanarak...; insanın yaşadığı andaki “ gazab”tan gafleti ise, “ Allah gazabına uğramış olmasının” açık yaşantısıdır!.derken; başka kitabınızda: “GEREK BİZİM ve gerekse bizden evvel yaşamış bir çok “ hakikat ve marifet” müşahedesi olan zevatın müttefik olduğu, Cennetlerin galaksi içindeki yıldızlarda yer aldığı hususu, bu “ boyutsallık” kavramı anlaşılmadan asla idrak edilemez... Müşahede edilen Cennetler ve canlılar bu yıldızların görülmekte olan madde yapılarında değil, boyutsal derinliklerinde mevcuttur... Cehennemin “ GÜNEŞ” olması dahi, algılanan fizik madde boyutu itibariyle değil; şu anda yaşamakta olan geçmiş ruhların, cinlerin yaşamakta olduğu alt boyut itibariyledir!.. Hadislerle sabit olan, Cehennemlik kabir ehlinin Cehennemi ve zebanilerini görme olayı, dahi GÜNEŞ’ in, ruh boyutundan algılanması sebebiyledir!.. ( Ahmet Hulusi, Hz.Muhammed Neyi Okudu, S:106) diyorsunuz. Aslında bütün görüş ve bilgilerinizin hepsi, hayal mahsulü olduğundan ; ayet ve hadislere ters düşmekte ve onlara aykırı bulunmaktadır. Önce şu ayetleri, görünüz ve düşününüz ; sizin anlattıklarınıza benzer bir yanı var mı ? |