| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#81
|
|||
|
|||
Zitat:
Verständlich, dass dir das Angst macht |
#82
|
|||
|
|||
RADYO İLE YAYINLANAN DÜNYADAKİ İLK MEVLİT Sultanahmet Camii’ndeki büyük ilgiden birkaç gün sonra Atatürk beni çağırtıp, “Sultanahmet Camii’ndeki dini merasim çok güzel olmuş ve halkta çok ilgi göstermiş. Bunu daha büyük bir camide yapıp (radyo ile) bütün ülkeye dinletelim, ne dersiniz?” dediler. “Emredersiniz Paşam” dedim. Hemen emir verip hazırlıkları başlattı. Ben de 1932 yılı Ramazanın 26. Kadir gecesi olan gecede, o zaman cami olan Ayasofya’da yapılacak mevlit için hazırlıklara başladım. Altı kişilik hafızlar grubunu, Hafız Yaşar Okuyan, Hafız Burhan, Beşiktaşlı Hafız Rıza, Beylerbeyi Hafız Fahri, Muallim Hafız Nuri, Sultan Selimli Rıza olarak seçtim. Ayrıca, yirmi hafız daha seçerek kadroyu tamamladım. O gün, akşam namazından sonra camide okunup radyo ile yayınlanacak mevlit nedeniyle, cami içinde ve dışında mahşeri bir kalabalık vardı. Bu mevlit, İslam âleminde ilk defa radyo ile yayınlanacaktı. Teravi namazından sonra ilâhi ve ayin-i şerif okundu. Caminin her tarafına hoparlörler konulduğu için, bu dini ses, herkesi ürpertecek yükseklikte, cami içine ve dışına yayılıyordu. Hele, yirmi hafızın okuduğu mevlit pek mükemmel olmuş, halk âdeta bu coşkulu ve yüksek sesle kendinden geçmiş, âdeta sarhoş olmuşlardı. Atatürk bu mükemmel mevlidi radyoları başında dinlemiş ve bütün hafızları ertesi akşam iftar yemeğine davet etmişlerdi. Ertesi gün bütün hafızlar toplanıp Dolmabahçe Sarayı’na gittik. Sarayın üst katında mükemmel bir iftar sofrası hazırlanmıştı. Atatürk’te bizlerle beraber sofraya oturdular. Birlikte yemek yedik. Paşa bütün hafızlara teker teker iltifatta bulundular. Sonra da, “Dünkü dinî merasimi bende radyodan dinledim. Fevkalade memnun oldum. Hepiniz ayrı ayrı büyük başarı gösterdiniz, teşekkür ederim” buyurdular. Yemek bitince bütün hafızlara tek tek Kur’an okutup dinlediler. Sonra hafızları baş yaverin odasına götürdüm. Her birine ayrı ayrı zarflara konulmuş yirmişer lira para verildi ve geç saatlerde otomobillerle evlerimize gönderildik. Hafız Yaşar OKUYAN |
#83
|
|||
|
|||
Atatürk ve Alevilik
Atatürk Ve Alevilik/Atatürk Ve Bektaşilik
Aleviler arasında Atatürk sevgisi tutku düzeyindedir. Nitekim bu durumu gerek yazıları ve görüşleri gerekse duruşuyla ifade eden cemal ŞENERDİR. Şenere göre Atatürk sevgisini adeta “Alevi olmanın şartı” tır. Kuşkusuz paralel yönde düşünen sadece cemal şener değildir.Milli Mücadele’de aktif rol oynayan dersim milletvekili Diyap Ağa dahi Atatürk’ün Hz. Ali’nin izlerini taşıdığını düşünüyordu Zaman zaman etnik bölücü gruplarla yan yana getirilmek istenen Aleviler, 1950’li yıllara kadar cenaze törenlerinde dahi Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni okuduklarını, yıllık kurbanlarını Cumhuriyet Bayramı’nda kestiklerini bilmek gerekir. Ve bilmek gerekir ki, Aleviler, devlete ve kurucusuna sevgi gösterilerini, o tarihten sonraki “cumhuriyet hükümetleri”nin baskıları sonucu bırakmak zorunda kalmışlardır. Fitne girişimlerine rağmen cemevlerinin büyük bölümünde Hz. Ali ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin yanında Atatürk resmi de hala yer almaktadır. Atatürk’ün bütün kamu kurumlarından silinmeye, suç deliline dönüştürülmeye meyledildiği bir dönemde, bu, “milliyetçi” olduğu iddiasındaki çok kişi ve kurumun gösteremediği kadar net bir tavır, duruş olsa gerek.. Atatürk'ü İnkar eden bizden değil!!! Bursa’yı ziyaretinde Atatürk’ü gören bir Alevi’nin, 1993 yılında Prof. Dr. Çetin Yetkin’e gönderdiği mektupta “O biz Bektaşi ve Aleviler için Ali’nin ruhu tecelli etmiş bir ikinci Ali’dir...” ifadesini kullanması da gösterir ki, aralarındaki bağ kutsallaşmıştır. Benzer biçimde Dersimli Diyap Ağa, Atatürk’ün sırtında Hz. Ali’nin elinin izini ve mührünü gördüğünü düşünmekten alamamıştır kendini. Atatürk’ün tam anlamıyla “kurtarıcı” sayıldığı, Mecitözü Kaymakamı’nın Konya Valisine gönderdiği “Alevilerin Mustafa Kemal Paşa’yı mehdi diye anmaya başladıklarını” bildiren meşhur telgrafıyla sabittir. Veliyeddin Çelebi de Cumhuriyet’in ilanına kısa bir zaman kala (25 Nisan 1923) yayımladığı şu bildiri ile Atatürk’le birlikte hareket etmeyenleri “kendilerinden saymayacakları”nı duyurmuştur: “....Bu milleti yeniden yaratarak bağımsızlığımızı sağlayan, varlığı bütün İslam dünyasına onur kaynağı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi, Gazi namlı Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’nin (...) vatanın yücelmesi ve yükselmesi konusundaki her arzusunu yerine getirmek, bizlerin en birinci görevidir. Milletimizi kurtaracak, mutluluğumuzu sağlayacak, onun koruyucu düşünceleridir. Bunu inkar edenlerin bizimle asla ilgisi yoktur...” Selman Taşcı, makale www.piryolu.com |
#84
|
|||
|
|||
dersim milletvekili Diyap Ağa ve Atatürk
|
#85
|
||||
|
||||
Ruhi Su - Yemen Türküsü 1a-1b-2
https://www.youtube.com/watch?v=P1GjP8bsTjQ Vielen Dank an MURAT ÖZDEMIR für die Aufklärung! source: http://www.artalaturka.de/kunst/musi...he-klagelieder Zitat:
|
#86
|
|||||
|
|||||
Ali Adnan Ertekin Menderes (* 1899 in Aydın; † 17. September 1961)
Ali Adnan Ertekin Menderes (* 1899 in Aydın; † 17. September 1961 auf der Gefängnisinsel İmralı
Sehr interessant: Uni besucht, .... dann erster demokratische gewählter Präsident der Türkei und endet am Galgen. Tricks gegnerischer regierender Parteien damals und heute. Koreakrieg Rolle der Türkei gegen die "rote Gefahr". source: http://de.wikipedia.org/wiki/Adnan_Menderes Zitat:
Zitat:
Zitat:
Zitat:
Zitat:
Geändert von timeraiser (14.12.2014 um 05:43 Uhr). |
#87
|
|||
|
|||
500 senelik baş tacı
500 senelik baş tacı
Osmanoğullarının ilk iki asrında geleneksel sarık vardı. Balkabağımsı kavuk ise 2. Beyazıttan sonar 350 sene padişahların baş tacı oldu. RADİKAL - Devlet kurma girişimine çobanlıktan, göçebe beyliğinden adım atan Ertuğrul oğlu Kara Osman için çok sonraki ressamlar kırmızı börküne ahi babalarının ak tülbendini dolamış, bu “perişanî sarığın” altındaki çeneye de sakalı uygun görmüşler. II. Mehmed’e kadar klasik kisve budur. II. Mehmed’i önüne sorguç iliştirilmiş burma bir sarıkla gösteren resimler olasılıkla uydurmadır. Çünkü onu Roma kayzerleri imajıyla klasik niş/kemerle çerçeveleyerek resmeden Gentile Bellini, ahi dolamasını korumuştur. Demek ki sarık modası, 1300’den 1480’lere Osmanoğulları’nın ilk iki asrında tutunmuş. II. Bâyezid’i bu geleneksel sarıkla gösteren frapan bir resim yok. Şu halde kavuk biçiminde içi kov-kof, dolayısıyla oval, balkabağımsı, kallavi... kavuk modası için II. Bâyezid’den (1481-1512) II. Mahmud’a (1808-1839) yaklaşık 350 yıllık bir süreç söz konusu. Kalafatlar, devirmeler, selimiler, örfîler, çatalbaşlar... bu uzun zamanın modalarıdır. (# tarih dergisi, Şubat sayısından alınmıştır) Quelle: http://www.radikal.com.tr/hayat/500_...s_taci-1288214 |