Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Wissenschaften & Weltansichten


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #1  
Alt 22.05.2014, 13:56
Caka_Bey
 
Beiträge: n/a
Standard Dil bizim varlık sebebimizdir

Dil bizim varlık sebebimizdir. “Dile neden önem verelim?” veya “Birtakım meselelerimiz dururken niçin üzerinde düşünelim, vakit geçirelim?” diyenler, dilin millet hayatındaki büyük öneminden haberdar olmayan insanlardır. Bugün Türkiye istihdam konusunda büyük sıkıntılar yaşamakta.

Bu duruma düşmemizin en büyük sebeplerinden biri üretememekten ve zekâmızı yeterince kullanamıyor olmamızdan kaynaklanıyor. O bakımdan dilimize gereken önemi ve hassasiyeti göstermemiz gerekmektedir. İşsizliğe çare, üretime destek ve istihdama katkı sağlamak, geçmişimizle barış içinde yaşamak istiyorsak kelime dağarcığımızı genişletmek zorundayız. Başka yolu yok.

Büyük şair Yahya Kemal’in de dediği gibi; Bir insanın zekâsı bildiği kelimelerle orantılıdır. Bir insan ne kadar çok kelime bilirse zekâsını o nisbette güzel kulanır.

250-300 kelime ile konuşuyoruz

Bir insanın bildiği kelime ne kadar az ise kendini ifade etmesi de, o kadar zor olur. Ne kadar kelime biliyorsa, o kadar rahat konuşur ve konuşulanları, yazılanları, ortaya konulanları o nisbette rahat anlar. Bunu çok iyi bilen batı dünyası çocuklarına çok zengin bir dil eğitimi veriyor. Meselâ ABD’de ilk eğitimden geçen çocukların kitaplarındaki söz sayısı 71 bindir. İngiltere’de ve Almanya’da 70 bin civarında, İtalya’da 33 bin, Suudî Arabistan’da 12.500 kelimeyle okuyor çocuklar. Türkiye’de ise aynı eğitimi gören çocuklarımızın kitaplarındaki kelime sayısı sadece 7 bindir. Bu 7 bin kelimenin de ancak yüzde 5 ile konuşuyor ve düşünüyor çocuklarımız.

Şimdi 250-300 kelimeyle konuşan ve düşünen neslin bir edebiyat meydana getirmeleri veya asgarî şartlar altında, edebiyatımızı kavramaları, anlamaları, onu zevkle okumaları mümkün mü?
Çocuklarımız ve gençlerimiz, çok basit kelimelerle konuşuyorlar. Niçin? Çünkü kelime hazineleri çok zayıf hâl böyle olunca bu çocuklarımıza edebiyatımızı ve tarihimizi sevdiremiyoruz. Halbuki Batılıların bu konuda çok doğru tespitleri var. Diyorlar ki; Millet edebiyatı olan topluluktur.

Bir millet edebiyatı ile vardır

Yıllar önce ülkemize Türk dünyasının çok büyük yazarlarından biri olan Cengiz Aytmatov gelmiş, bir toplantıda şöyle demişti: “Kırgızistan’da bir söz vardır, biz deriz ki; Bana edebiyatını söyle sana nasıl bir millete mensup olduğunu anlatayım.” Bir millet edebiyatı ile vardır. 250 -300 kelimeyle düşünmek yahut bu kelimelerle ilim tahsil etmek mümkün mü?

Türkçeyi zenginleştirmek veya Türkçenin zenginliğini korumak devletimizin, ailelerimizin, öğretmenlerimizin, gençlerimizin en büyük vazifelerinden biri olmalıdır. Şimdi, Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de büyük mağazalarımızın vitrinlerini, anlamlarını bilmediğimiz yabancı isimlerden oluşan tabelalar süslüyor!

İstanbul Üniversitesi yıllar önce bu konuyla ilgili olarak yaptığı araştırmada bu acı gerçeği ortaya çıkardı. İşyerlerine yabancı isim koyanların yüzde 72’si bu isimlerin ne mânâya geldiğini bilmiyor. Bunun sebebi ne olabilir? Bizim batı dünyası karşısında duyduğumuz aşağılık duygusundan, yabancı isimler altında daha çok müşteri cezbederiz ihtirasımızdan ve Türkçeyi yeteri kadar sevmiyor olmamızdan kaynaklanıyor.

Devletimizin, okullarımızın ve toplumun her kesiminin en büyük vazifesi çocuklarımıza, gençlerimize, milletimize Türkçeyi sevdirmek ve onları mümkün olduğu kadar zengin bir dille düşündürmek ve konuşturmak olmalıdır.

Biz melâli anlamayan nesle âşîna değiliz.

Sırrı er
  #2  
Alt 30.06.2014, 23:32
Ask_Sehidi
 
Beiträge: n/a
Standard

Cezayir'in Yüksek Olur Evleri
İçindedir Ağaları Beyleri (Sultan Cezayir)
Türkçe De Bilmez Arapçadır Dilleri

Sokakları Mermer Taşlı
Güzelleri Hilal Kaşlı
Hep Bakışırlar Bize Karşı
Sultan Cezayir Vay Aman Aman

Bir Gemim Var Salıverdim Engine
Şimdi De Rağbet Güzel İle Zengine
Verin Kızı Menendine Dengine

Sokakları Mermer Taşlı
Güzelleri Hilal Kaşlı
Hep Bakışırlar Bize Karşı
Sultan Cezayir Vay Aman Aman

Gel Koyunum Sana Çanlar Takayım
Sen Sallan Gel Ben Boyuna Bakayım
Ah Anasız Babasız Nasıl Yatayım

Sokakları Mermer Taşlı
Güzelleri Hilal Kaşlı
Hep Bakışırlar Bize Karşı
Sultan Cezayir Vay Aman Aman

Zitat:
Zitat von Caka_Bey Beitrag anzeigen
Dil bizim varlık sebebimizdir. “Dile neden önem verelim?” veya “Birtakım meselelerimiz dururken niçin üzerinde düşünelim, vakit geçirelim?” diyenler, dilin millet hayatındaki büyük öneminden haberdar olmayan insanlardır. Bugün Türkiye istihdam konusunda büyük sıkıntılar yaşamakta.

Bu duruma düşmemizin en büyük sebeplerinden biri üretememekten ve zekâmızı yeterince kullanamıyor olmamızdan kaynaklanıyor. O bakımdan dilimize gereken önemi ve hassasiyeti göstermemiz gerekmektedir. İşsizliğe çare, üretime destek ve istihdama katkı sağlamak, geçmişimizle barış içinde yaşamak istiyorsak kelime dağarcığımızı genişletmek zorundayız. Başka yolu yok.

Büyük şair Yahya Kemal’in de dediği gibi; Bir insanın zekâsı bildiği kelimelerle orantılıdır. Bir insan ne kadar çok kelime bilirse zekâsını o nisbette güzel kulanır.

250-300 kelime ile konuşuyoruz

Bir insanın bildiği kelime ne kadar az ise kendini ifade etmesi de, o kadar zor olur. Ne kadar kelime biliyorsa, o kadar rahat konuşur ve konuşulanları, yazılanları, ortaya konulanları o nisbette rahat anlar. Bunu çok iyi bilen batı dünyası çocuklarına çok zengin bir dil eğitimi veriyor. Meselâ ABD’de ilk eğitimden geçen çocukların kitaplarındaki söz sayısı 71 bindir. İngiltere’de ve Almanya’da 70 bin civarında, İtalya’da 33 bin, Suudî Arabistan’da 12.500 kelimeyle okuyor çocuklar. Türkiye’de ise aynı eğitimi gören çocuklarımızın kitaplarındaki kelime sayısı sadece 7 bindir. Bu 7 bin kelimenin de ancak yüzde 5 ile konuşuyor ve düşünüyor çocuklarımız.

Şimdi 250-300 kelimeyle konuşan ve düşünen neslin bir edebiyat meydana getirmeleri veya asgarî şartlar altında, edebiyatımızı kavramaları, anlamaları, onu zevkle okumaları mümkün mü?
Çocuklarımız ve gençlerimiz, çok basit kelimelerle konuşuyorlar. Niçin? Çünkü kelime hazineleri çok zayıf hâl böyle olunca bu çocuklarımıza edebiyatımızı ve tarihimizi sevdiremiyoruz. Halbuki Batılıların bu konuda çok doğru tespitleri var. Diyorlar ki; Millet edebiyatı olan topluluktur.

Bir millet edebiyatı ile vardır

Yıllar önce ülkemize Türk dünyasının çok büyük yazarlarından biri olan Cengiz Aytmatov gelmiş, bir toplantıda şöyle demişti: “Kırgızistan’da bir söz vardır, biz deriz ki; Bana edebiyatını söyle sana nasıl bir millete mensup olduğunu anlatayım.” Bir millet edebiyatı ile vardır. 250 -300 kelimeyle düşünmek yahut bu kelimelerle ilim tahsil etmek mümkün mü?

Türkçeyi zenginleştirmek veya Türkçenin zenginliğini korumak devletimizin, ailelerimizin, öğretmenlerimizin, gençlerimizin en büyük vazifelerinden biri olmalıdır. Şimdi, Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de büyük mağazalarımızın vitrinlerini, anlamlarını bilmediğimiz yabancı isimlerden oluşan tabelalar süslüyor!

İstanbul Üniversitesi yıllar önce bu konuyla ilgili olarak yaptığı araştırmada bu acı gerçeği ortaya çıkardı. İşyerlerine yabancı isim koyanların yüzde 72’si bu isimlerin ne mânâya geldiğini bilmiyor. Bunun sebebi ne olabilir? Bizim batı dünyası karşısında duyduğumuz aşağılık duygusundan, yabancı isimler altında daha çok müşteri cezbederiz ihtirasımızdan ve Türkçeyi yeteri kadar sevmiyor olmamızdan kaynaklanıyor.

Devletimizin, okullarımızın ve toplumun her kesiminin en büyük vazifesi çocuklarımıza, gençlerimize, milletimize Türkçeyi sevdirmek ve onları mümkün olduğu kadar zengin bir dille düşündürmek ve konuşturmak olmalıdır.

Biz melâli anlamayan nesle âşîna değiliz.

Sırrı er
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu