Ak Türk Gara Türk (Avrupa versiyonu)

Türkün neredeyse elli yıllık Avrupa macerasının son 20 yılına tanıklık etmiş biri olarak yıllar önce Avrupa’ya postaladığımız insanların bu göreceli kısa tarihlerinde yaşadığı kuşak çatışmasına ya da farklılaşmasına bazen ilgiyle bazen üzüntüyle kafa yorarım. İlgim bu farklılaşmanın sosyo-antropolojik genel geçer tespitlere uymamasından. Üzüntüm ise aslında kendileriyle ayni kültürü paylaşmam gereken bu insanların ne birinci ne de ikinci kuşağının benim geldiğim Türkiye’nin sosyo-kültürel yapısının sadece kültür kısmıyla renk yakınlaşması olması ama sosyal olarak çok çok farklı olduğunu gözlemlemekten.

Burada olayın derin derin aidiyet (zugehörigkeit bzw. idendifikation) ve toplumu yeniden üreten cami-okul-mahalle olgularını irdelemek niyetinde değilim, buna gerek de yok zaten. Niyetim yukarıdaki baslığı takip ederek sadece Avrupalı Türkler gerçeğinde kuşaklar arasındaki farklılığın belki en kontrast örneklerini (erişte-spagetti, rakı-schnaps, başörtüsü-mini etek, Türkçe-Almanca, kahvehane-disko vs.) ön palana çıkararak bu traji-komik gidisin nereye olduğunu sizlerle konuşmak tartışmak. Umarım güzel ve neşeli bir polylog olur.

 Mit Zitat antworten